1999 depremi Eskişehir’den yaklaşık 300 km uzaklıkta meydana geldi.
Ancak depremin etkisi Eskişehir merkezinde de fazlasıyla hissedildi. Şehirden 300 km uzak bu deprem nedeniyle Sivrihisar Caddesinde bulunan Tarhan Apartmanı yıkılırken birçok bina da hasar aldı.
Ağır hasar alan binalardan birisi olan ve boşaltılan Uğur Apartmanı kendiliğinden yıkılmış ve bu yıkım esnasında yanındaki Mutlu Apartmanına da hasar vermişti.
Sırf bu yüzden o günlerde Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi neredeyse boşalmış, korku ve endişe nedeniyle vatandaşlar başka mahallelere taşınmıştı.
Ancak 99 depreminin Eskişehir’e faturası bununla sınırlı kalmadı.
Depremden sonra oluşturulan fen heyeti tarafından Eskişehir’de 103 bina incelemeye tabi tutuldu. Bu binalardan 9’unda ağır hasar tespit edilerek yıkım kararı verildi. 17 binada orta hasar, 71 binada hafif hasar tespit edilirken incelenen binalar içinde sadece 6’sında hasar tespit edilmedi.
Devam edelim, çünkü buradan sonrası Eskişehir adına bence ciddi bir uyarı ve bilimsel veri içeriyor.
99 depreminin ardından Anadolu Üniversitesi tarafından Eskişehir’de 8 mahalleyi kapsayan bir pilot bir çalışma gerçekleştirildi. Bu çalışma ile 99 öncesindeki yapılan betonarme konutların bazıları Hızlı Değerlendirme Yöntemi (AURAP) kullanılarak incelendi ve bir risk haritası başka bir deyişle küçük bir yapı envanteri ortalaması elde edildi.
Peki, 8 mahallede toplam 310 binada yapılan incelemenin sonucu nedir biliyor musunuz?
Binaların yüzde 26’sı yüksek riskli …
Binaların yüzde 33’ü orta riskli…
Binaların yüzde 41’i hafif riskli….
Bu veriler bir yerden üfürülen, gelişi güzel tahmini yapılan veriler değil.
Bu veriler 2017 yılında 4. Uluslararası Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı’nda yapılan bir sunuma ait olan veriler. Bilimsel, raporlu veriler.
Üstelik bu sadece bina yani yapı stoğu üzerinden yapılan bir değerlendirme olarak karşımıza çıkıyor. Eskişehir’in ciddi boyutlarda olan zemin yapısı yani yer altı su seviyesinin yüksekliğini de hesaba katarsak vay halimize!
Eskişehir’de bu riskli binalardan kaçı yıkıldı, bilmiyoruz,
Kaç bina sahibi ya da içinde yaşayanı bu durumdan haberdar, bilmiyoruz,
Kaç bina iyileştirme, güçlendirme işlemine tabi oldu, fikrim yok.
Ama şehirde 99 öncesi daha binlerce konut var. Araştırma yapılırsa karşımıza çıkacak risk haritası eminim korkutucu boyutlarda olacaktır.
Ve Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz.
Bu zaten öngörülen, bilinen, bugüne kadar ciddiyetle ele alınması gereken bir konu olmasına rağmen Eskişehir’de bir dönüşüm, bir ciddi irade, gerekçe ve bahaneleri aşabilen bir çalışma olmadı.
Kimse kusura bakmasın ama siyaset bir yana, can bir yana…
25 yıldır yerelde iktidar olan Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere her partiden tüm meclis üyeleri de ilçe belediyeleri de çevre ve şehircilik müdürlüğü ile ilgili tüm kurumlar gücü nispetinde bu tablonun sorumlusudur.
Estetik kaygıları, oy kaybederim korkusu ile ertelenen istimlak kararlarını, bir dava açıldı diye kalanından vazgeçilen afet riskli dönüşümü, TOKİ’yi buraya sokmayalım kafasını falan bir kenara bırakın artık.
Allah göstermesin ama bir felaket başımıza geldikten sonra estetik kaygıların da, siyasi çekişmenin de anlamı kalmaz. Çünkü Eskişehir’de böyle bir felaketin boyutu o kadar kötü olur ki, bu siyaseti yapacak insan kalmaz.
Ne yapın, edin ama bir yerden başlayın. Yarın değil, bugün hatta hemen…