Eskişehir trafiği bir süredir herkesin diline pelesenk oldu. Sürekli bir şikayet, serzeniş durumu var. Herkes kendine göre bir çözüm sunuyor, tespitler yapıyor ama ortada akılcı, bilimsel, vizyoner bir fikir yok.
Bir kere kabul etmemiz gereken bazı gerçekler var. Bu kenti 25 sene boyunca Yılmaz Büyükerşen yönetti. Büyükerşen’in bakış açısında dünyanın pek çok kentinde olduğu gibi öncelik araçların değil yayaların olmalıydı. Trafiğe kapatılan caddeler, sokaklar ve hafif raylı sistemle toplu ulaşım hamlesi ise bu bakış açısının bir yansımasıydı.
Verilen alt mesaj şuydu “Eğer bir cazibe merkezinde yaşamak istiyorsanız. Turistlerin akın akın geldiği, caddelerinde rahatça dolaşabileceğiniz, estetik açıdan keyif alacağınız bir şehirde yaşamak için bazı fedakarlıklar yapmanız lazım.”
Ancak Eskişehir halkı bu fedakarlıktan taviz vermek istemiyor ve uzun yıllardır edindiği alışkanlıklardan vazgeçemiyor. Hızla artan araç sayısı, sürekli merkezde bulunma isteği ve kısa mesafelere dahi araçla ulaşma alışkanlığı yüzünden belki de diğer şehirlerden daha fazla trafik sıkışıklığı yaşıyor.
Hatırlar mısınız bilmem 2016 yılında Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2003 yılında uygulanmaya başlanan Ulaşım Ana Planı revizyon çalışması gerçekleştirilmişti. Bu çalıştay aynı zamanda Büyükşehir - İTÜ - ESOGÜ işbirliğinde alanında uzman akademisyenleri ağırlayan, verilere dayalı raporların sunulduğu ve kentin 20 yıllık ulaşım planına hizmet etmesi beklenen bir çalıştaydı.
O çalıştayda ortaya konulan uzman tespitler şunlardı,
-Eskişehir araç sayısı nüfus artışından çok fazla. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerden bile daha hızlı bir artış var.
-Eskişehir kurumları görevlerini tam anlamıyla yerine getirmiyor, vatandaşlarda kurallara uymayı sevmiyor
-Eskişehir’de otomobile düşkünlük çok fazla dikkat çekiyor. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılayacakları yerlerin kapısına kadar otomobille gitmek istiyor.
-Eskişehir kavşaklarında diğer illerde görülmeyen aksaklıklar var. Trafik ışıklarının yeniden düzenlenmesi lazım.
Ve bu tespitlerin yanında uzmanların önerileri de vardı,
-Tramvay kapasitesi artırılmalı
-Trafik ışıkları yeni bir yazılımla düzenlenmeli
-Cadde üstü otoparklar ya kaldırılmalı ya da ücretlendirilmeli. Okul bahçelerinin altı mutlaka otopark olarak değerlendirilmeli.
-Ulaşım sistemi planlanırken yaşayan nüfus ve nazım imar planında öngörülen gelişme alanlarına göre çözümler sunulması.
-Yaya ve bisikletin öncelikli ulaşıma, engelli ve yaşlılar için her noktaya erişebilirlik sağlanmasına önem verilmesi.
Tabi bu tespit ve öneriler 2016 yılı ve öncesine ait olan tespit ve çözüm önerileri idi. Bir kısmı hayata geçti.
Mesela Odunpazarı kavşağı düzenlendi, tramvay kapasitesi artırıldı. Yol üstü parkların neredeyse tamamı ücretlendirildi. Hatta ücretlendirme politikası epey tartışıldı.
Ancak araç sayısı hızla artmaya devam etti. Bisikletli ulaşım için gerekli fiziksel yollar yapılamadı.Toplu ulaşım yerine özel araç tercihlerinde pek bir azalma yaşanmadı.
Halen daha aynı merkez içinde giderek çoğalan arzın azalmasını bekliyorsak bunda pek bir muvaffak olacağımızı düşünmüyorum.
Eskişehir imar sorunları nedeniyle kamulaştırmanın zor olduğu küçük bir şehir merkezine sahip. Yani yeni yollar açmak çok mümkün olmadığı gibi palyatif bir çözümden öteye gidemez.
Yaşam alışkanlıklarımızı şehir merkezi dışına kaydırmamız gerekiyor. Toplu ulaşımla yolculuğu yaygınlaştırmamız lazım. Yürümeyi biraz daha teşvik etmek ve kesinlikle hem sinyalizasyon hem de kavşak düzenlemelerini bugün koşullarına entegre etmeliyiz.
Bir de dünyada pek çok şehirde uygulanan hatta İstanbul’un bazı bölgelerinde de pilot uygulamasına başlanan ekstra ücretlendirme politikasını düşünmeye başlayacağız.
Bugün değil ise bile bir gün bu kaçınılmaz olacak.
Şehir merkezinde belli bir alana özel araçla girmek isteyenler (Mal-Eşya-Zaruret) dışında ekstra ücret ödemek durumunda olacaklar.
Veya normalde 100 lira olan otopark ücretlendirmesi şehir merkezindeki belli alanlarda 2-3 katı fiyatlandırılacak ki bazı alışkanlıklar değişmek zorunda kalsın ya da bedeli yüksek olsun.
Tabi zarureti azaltmak adına şehir merkezindeki ticari ruhsatlandırmalara da dikkat etmek lazım. 100 metrelik caddeye 11 tane zincir market ruhsatı verirsek o caddenin sıkışmasına engel olamayız.
Velhasıl Eskişehir trafiği her türlü konuşulacak, tartışılacak, çözümler aranmaya devam edecek. Ancak şunu da unutmamak lazım.
Dünyanın tüm cazibe alanlarında biraz trafik sorunu vardır. Bu da sosyal hayatın bir gerçekliği olarak kabul edilmesi gereken bir durum. Yani sorun asla tamamen çözülemez.