İddia sisteminin olmadığı, futbolun endüstri haline gelmediği, futbolun temel güzelliklerini en saf haliyle izlemek, kısıtlı imkanlarla yapılan mücadelenin parçası olmak ve ortaya yalın bir başarıyı iddialı bir şekilde koyabilmek gerçekten müthiş bir duygu...
Ancak adı ve ruhu süper olan bu amatör dünyada tat kaçıran, düşündüren bazı olaylar var. Genelleme yapmam doğru olmaz ancak Pazar günü oynanan Kırka - 2 Eylül SK mücadelesinde gördüğüm tabloya sessiz kalmayı da içime sindiremiyorum.
Basit bir işi adeta açmaza dönüştüren, çaldığı ve çalmadığı düdüklerle her iki takımın ve maçı seyredenlerin hemen hepsinin isyan ettiği orta hakemi Taner Çatmalı ve yardımcılarının ortaya koyduğu performans net bir şekilde amatör ruhun, koca bir sezon emek veren tüm takımların idari, teknik kadroları ve hepsinden öte Eskişehir hakem camiasının da en büyük düşmanıdır.
3-1 galip gelmesine rağmen bir takımın bu kadar isyan ettiği, adeta aklıyla dalga geçilen bir performanstan bahsediyorum. Çünkü sahada verilen emeğe kesilen ceza inanın galibiyetle falan ölçülemeyecek kadar skandal bir işe dönüştü.
Saha içindeki performansı tek tek anlatmak sağlıklı olmaz ancak bir takım 5 penaltı beklentisinden sonuç alamıyor. Kendisine ağır hakaretler eden bazı futbolculara sarı kart dahi vermekten çekinen hakem 2 Eylül futbolcusunu yedek kulübesinde bana küfür etti diyerek direkt kırmızı kart ile ile cezalandırıyorsa buna hata demek isterdim, ama imkansız!
Zira yan hakemin küfür yok saha çizgisine bastı beyanını onlarca insan kulağıyla duymuşken orta hakemin bu kart gerekçesini "bana küfür etti" olarak rapor etmesi hata olamaz.
Aynı hakemin bir futbolcunun oyunun 84. Dakikasında saha içinde sakatlık geçirirken durdurduğu zamanı maçın 74. Dakikasından itibaren oynatarak, uyarıları dinlememesi, inatlaşması ise ciddi bir kontrol kaybı ve hata olamayacak kadar kişisel bir sorundur.
Üstelik bu durumun söz konusu hakem adına ilk kez yaşanmaması ve kötü performans olarak değerlendirilme sınırını aşan maç içi inisiyatifler ile kararların isyan eden takım galip geldi diye halı altına süpürülmesi asla mümkün olmamalı...
Maç içindeki pozisyonlarla ilgili uzun uzun yazabilirim ama kötü yönetime isyan ve adalet arayışının yanında aslında hepsinden önemli, insani ve asla telafisi olmayacak bir başka skandala daha parantez açmam lazım.
Ne yazık ki karşılaşmanın 84. Dakikasında 2 Eylül SK futbolcusu Erçin Eskier rakibiyle çarpıştığı bir pozisyonda hayati bir tehlike atlattı.
Dili boğazına kaçan futbolcu dakikalarca nefes alamadı. Bu esnada oluşan panik süreci ve ölüm kalım meselesini ise maçın hakemi iyi yönetemedi.
Bir kere tesislerde ambulans yoktu ve durumun ciddiyetini anlayarak ambulans çağırın diye kenara seslenenler 2 Eylül ve Kırka futbolcuları oldu. Dakikalarca saha içinde can çekişen Erinç Eskier'in o halini gören hemen herkes ne yapacağını şaşırdı. Allahtan sağlıkçı olan Annesi maçı izleyenler arasındaydı ve koşarak oğluna yardıma geldi ve kritik bir müdahale yaptı. O esnada yine sahaya koşan Erçin'in Babası ise ne yazık ki bu zor durum karşısında fenalaştı. Onun içinde ayrı bir ambulans talebinde bulunuldu.
O anı yaşayan herkes buz kesmiş, stres, keder, korku neredeyse herkesi darmadağan etmişken olana bakın... Tüm bunlar olurken, sağlık ekipleri ambulans içinde sporcuya müdahale ederken yine maçın hakemi "Ambulansı çıkartın da maça devam edelim" Diye insani açıdan kabul edilemez bir cümle sarf etmekten geri durmuyor.
Bu kadar riskli bir durumda Amatör Lig diye sporcu sağlık tedbirlerinin hiç sayılması gerçekten üzücü...
Gencecik çocukların bu ruhu yaşatmak adına ortaya koydukları özveri ve mücadelenin bir taraftan hakem tarafından hiç edilmeye çalışılması diğer taraftan ciddi sağlık sorunlarına karşı önemsiz bir tavırla karşılanması hiç yakışık bir tutum değil.
Uzun lafın kısası "burası en hakkaniyetli lig" dediğimiz Süper Amatör'de bu olaylara rastlamak gerçekten endişe verdi...
İnsan neler oluyor diye düşünüyor. Play off gibi önemli, hassas bir mücadele sürecinde göze sokar gibi yapılan bu hatalardan nem kapıyor. Aklına olmadık şeyler geliyor ve bunlara sebep olan isimlerin bu yüzden bu ligin her dinamiğine zarar verdiğini düşünüyorum.
Bundan sonra her 90 dakikayı daha titizlikle takip edeceğim elbette ama buna ihtiyaç duymayı bile bir hicap olarak değerlendiriyorum.
EASKF ve işi adil bir şekilde götürmek isteyen il hakem komitesine bir sözüm yok ama onların kendilerini de temsil eden isimlere karşı mutlaka bir tavrı olmalı. Olacağına da inanıyorum.