Eğitim Kenti diyoruz.
Sanayi Şehri diyoruz.
Turizm Şehri diyoruz.
Kültür Kenti diyoruz.
Sanat Şehri diyoruz.
+++
Başka unvanlarımız da var.
Mesela;
Demiryolu, demiryolcu şehriyiz.
Havacılığın merkeziyiz.
Tarım arazilerimiz var.
Spor aktiviteleri üst düzeyde.
Sosyal hayat çok hareketli.
İlçelerimiz doğal ve tarihi güzelliklerle dolu.
+++
Ama gelin görün ki, bu unvanların en pekiştirici özelliği olan ulaşıma dair hiçbir şeyimiz yok!
Sanayi şehrini, yıllar geçmiş bir türlü limanlara bağlayamamışız mesela...
Demiryollarını etkin biçimde kullanamıyoruz.
Şehri ikiye bölen hat üzerinde bir banliyö hattı oluşturamamışız.
Havalimanı var, çalıştıracak tarifeleri uçuş yok.
Üretim yapıyoruz, sanayiye giden yol felç.
Turizm şehri diyoruz, çevreyolu yok.
İlçelerimiz diyoruz, yolları fecaat, her gün kaza, ölüm.
+++
Özellikle gece yaşamı pek çok kişiyi çekiyor ama şehir içi trafik saç baş yolduruyor.
Trafikte kısa mesafeleri saati bulan sürelerde aşıyoruz.
Turizm kentinde turist araçlarını koyacak yer bulmakta zorlanıyoruz.
Caddeler, boş alanlar neresi bulunursa otopark yapılıyor ama hala otopark yetmiyor.
Şehirli bisiklet kullanmayı seviyor, merkezi caddeler bisiklet girişine yasak!
Ahali neredeyse her gün ceza yiyor.
‘Araçtan inin bisiklete binin’ diyorlar da bisiklet yolu yok!
Kaldırımlar işgal atında, yürüyecek yer sıkıntı.
+++
Evet, güzel bir şehirde yaşıyoruz…
Namı dışarı taşmış bir kentimiz var.
Amma velakin, sorunları halının altına süpürecek durumda da değiliz!
Hele hele bu iş “medeniyetin simgesi” dediğimiz yol ve ulaşıma dairse…
O halde hem şehir dışı hem şehir içi yol ve ulaşım sıkıntılarını daha çok konuşmanın zamanı gelmedi mi?
Bizce geçiyor bile…
Çünkü;
Bu denli unvanlara sahip bir şehir ulaşım, trafik, yol, yolcu gibi sorunlarla anılmamalı.
Tüm bu hengâme bu güzel şehre hiç ama hiç yakışmıyor.
Hatta çağdaş ve modern bir kenti gözümüzün önünde hiç ediyor!