Bir aylık süre zarfında farklı noktalara çekildiğimi ya da şehrin bilinçli rüzgârlarına kaptırıldığımı gözlemliyorum.
Toplum mühendisliğinin mağduru olmayı tercih etmemiştim. İş işten geçmiş fakat. El mecbur, kabarık göğsümle izah şart oldu.
Fikir anlatıları, saldırıya açık olduğu gibi çıkar kullanımlarına da açıktır. Bağlamından koparılmış her düşünce, yaratıcılıkla orantılı her yere çekilebilir.
Yani bir kelime, bir cümle, bir düşünce ilanı emelleri olan herkesin elinde oyuncaktır. Oturup da değişken niyetlerin, yazdıklarımı hangi amaca yönelteceğini hesaplayamam. Kaldı ki sorumluluğunu da üstlenemem. Lüzumsuz sayarım.
Bir tarafa yaranma çabası, vasıfsızın yarım aklıyla bulduğu çıkar yoldur. O dar ve gösterişsiz kostüm benim gövdeme oturmaz.
Koşulsuz destek mümkün mertebe aşka, tutkuya verilir. Ötesi, maddi yetersizlikten kaynaklanan zaruri teslimiyette görülebilir.
Hâl böyleyken söylemlerimi kalıba oturtmak, klişe propagandalara malzeme edilmek zorlama gayretlerin nişanesi. Sonuçsuz yaftalar.
Satır Arası Parantez
Anlık değişen denge skalasında yerim yok. Görüşlerimi apayrı, sürekli güncellenen kütüphanemde saklıyorum.
Başucumda tuttuğum kitaplardan biriyse Zamanı Durduran Saat. Defalarca okunası, modasız eser. Posasından devinimden beslenen üretkenliği ve durağan kalmanın ne kadar yararsız olduğunu çıkardım.
Entelektüel fazda saplanmaksızın, üstüne inşacı karaktere bürünmek Cumhuriyetin ana maksadı değil miydi? Salona yakışmak, sokağı da bilmek…
Bu yüzden anlama, anlamlandırma faaliyeti pek çok sorun yumağını temelden çözüyor. Bir olaya bir olguya dair çıkarım kalitesi önemli ölçüde yükseliyor.
Farkındayım, sosyal medya çağında belli algılara teslim olmamak zor. Aşırı siyasallaşma, haklı olarak “Bu kimden? Hangi tarafta bu?” sorusunu akıllara getiriyor. Yaptığım izahat, bu suali yanıtla buluşturmak değildi. Boşuna uğraşılmasın diye.
Altını çizelim. Konuların özü, mevzunun magazininden evladır.