Ramazan ayı geldi kapıya dayandı. Vatandaşın çoğu 20 TL olan bir pide almaya bile zorlanır durumda.
Emekli ve asgari ücretli şayet kendilerine atadan, babadan kalma bir ev yoksa adeta yaşamak adına bir mucize gerçekleştirerek gününü kurtarıyor.
Adalet mekanizması sancılı, bir genel başkan tutuklu yargılanıyor, muhalif gazeteciler, sosyal medyadan iktidarı sert dille eleştirenler hatta sokak röportajında hükümete serzenişte bulunanlar dahi soluğu adliyede alıyor.
Sağlık sistemi tüm yatırımlara rağmen yeterli gelmiyor. Hasta sayısı çok fazla, yakın zamanlı randevu almak ise pek çok bölüm için neredeyse imkânsız.
Devlet memuru imamlar göstere göstere Cumhuriyetimizin kurucusu, Uluönderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve kadrolarına hatta ittihat, terakki üyelerine bile aşağılık ithamlarda bulunuyor, hainlikle suçluyor.
Sokak hayvanları meselesi bir sorun olmakla birlikte yanlış ve vicdani çözümlerin çok uzağında bir yolda ilerliyor.
Toplumsal barış tamamen yok olmuş durumda. Suç oranları, uyuşturucu ve tütün maddelerine başlama yaşı 10’a kadar düştü.
Eğitim konusunda neresinden tutsak elimizde kalan bir yan var.
Çocuklarımız uluslararası değerlendirmelerde çok gerilere düştü. Üniversitelerimiz ise ne yazık ki nitelik yerine nicelikle övündüğü için bilim adına yapılan çalışmalar, ortalamalar bırakın Avrupa standartlarını, az gelişmiş nice ülkenin bile gerisinde…
Afetlerle sınanıyoruz ama ders çıkarmıyoruz. Deprem ülkesinde deprem siyaseti yapıyor ama deprem, sel ya da farklı afetlere karşı ne yazık ki arpa boyu ilerleyemiyoruz.
Küçük esnaf vergi yükünün altında artık bitme noktasına gelmiş durumda…
Ülkenin fotoğrafını çekmek adına daha nice detayı alt alta yazabiliriz!
Peki, tüm bu saydıklarım karşısında ana muhalefet partisi, iktidara geleceğiz diye iddialı bir şekilde beyanlar veren CHP ne yapıyor?
İşi gücü bırakmış Cumhurbaşkanlığı seçiminin hazırlığını yapıyor.
Sanki yarın seçim var gibi, sanki öncelik aday belirlemek gibi bana göre absürt, izahı olmayan bir gündemle vatandaşın karşısına çıkıyor.
Tek adaylı ön seçimle hali hazırda 20 milyonluk bir şehrin aktif belediye başkanını aday göstermek için yapılan çabalara da “tarihi fırsat” gibi güldüren bir başlık seçiyor.
Kendinize gelin yahu…
Vatandaşın bu kadar derdi varken ne zaman yapılacağı belli olmayan bir seçim sürecine karşı aday çalışması yapmak öncelikli mesele mi?
İktidar muhalefetin ekmeğine yağ sürecek kadar başarısız ve kontrolü kaybetmiş bir süreçte ilerlerken muhalefet bu kadar saçma sapan işlerle uğraşarak iktidar olacağını mı zannediyor?
Gençler intihar ederken, Anneler çocuklarının çantasına beslenme koyamazken, ülkenin yarısı antidepresan ile ayakta duruyorken İmamoğlu aday olsun gündemiyle mi uğraşmalı?
CHP’li yerel yönetimler ellerindeki imkanlarla sosyal belediyecilik yapmaya, insana dokunmaya, dayanışma ruhu ile bu zorluğa karşı bir derman olmaya çalışırken Özgür Özel ile ülkenin gerçek gündemi arasındaki bağ bu kadar kopuk olursa kusura bakmayın ama CHP iktidarı rüyasında görür…
82 yaşındaki Sultan Anne 14.000 TL maaşının 11.000 lirasını kiraya verip, ördüğü patikleri titreyen elleriyse satmak zorunda kalıyorsa,
Onlarca bebek SMA ile mücadele ederken kendini yalnız hissediyorsa,
Ülke futbolundaki hakemler bile artık ithal edilmek mecburiyetinde kalınacak kadar bozuk bir sistem var ise
Ve biz bunun gibi binlerce serzenişi kendi kendimize yapıyorsak,
Açık konuşayım ama İmamoğlu’nun aday olması vatandaşı ikna etmez.
O yüzden kim aday olsun tartışmalarını bir kenara bırakıp CHP’nin tüm hücreleri ile gerçek gündemin peşine takılması ve iktidarı bu konuda sıkboğaz ederek vatandaşa umut vermesi lazım.
Geçtiğimiz yıl ramazan ayında ortaya çıkan hava ile bu sene ki havayı sağlıklı bir şekilde ölçerseniz, ne demek istediğimi gayet iyi anlarsınız…