Kim ne derse desin bugünkü CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere, siyasi hayatımıza miras bıraktığı bir siyasi partinin temeli üzerinde oturuyor. Zaman içinde, değişen siyasi konjonktür etkisi ile CHP’nin ekseninde belirli kaymalar ve partinin tutumunda değişimler olması gayet normal. Sonuçta 1920’ler veya 30’larda değiliz. Ancak yine de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugüne kadar güçlü şekilde gelebilmesini sağlayan da bağlı olduğu kökler, bu da bir gerçek. Atatürkçü, vatanperver, cumhuriyetçi ve halkçı bir parti hüviyeti ile yola çıkan Cumhuriyet Halk Partisi kökenlerine sadık olmak zorunda. Partinin politikası yıllar içinde dallanıp budaklansa da partiyi besleyen kökler olmasa Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihe karışması işten bile değildi. Cumhuriyet Halk Partililerin bunu asla unutmaması, köklerini inkar yoluna gitmemesi lazım.
Yazıma, böyle sert bir giriş yapınca, sizlerde CHP tamamen geçmişine sünger çekmiş gibi bir intiba oluşsun istemem. Fakat partinin son yıllarda oluşturduğu siyasi duruşun biraz daha partinin kökenleri ile iyi sentezlenmesi ve gelenekçi yapıdan CHP’nin daha çok beslenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, “CHP zaten gelenekçi ve kendi içinde muhafazakar bir parti değil mi?” diyenler olacaktır. Bu görüşe bazı açılardan katılmamak elde değil. Ancak muhafazakar kalınan kısımlar benim bahsettiğim kısımlar değil. Parti içi işleyişteki “bürokrasi” benzeri tutumun getirdiği muhafazakarlık ve köklere bağlılık belki de bugün değişmesi gereken şeylerden biri. Benim dediğim taraflar ise tamamen CHP bayrağında da yer alan “6 Ok” yani “Atatürk İlkeleri”ni kapsıyor. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan ve ben Türküm diyen yurttaşların partisi olmaktan çekinmemeli. Atatürk’ün ortaya koyduğu bu ilkelere net şekilde bağlı kalmalı. Ondan sonra partinin bugünkü siyasi konjonktür gereğince gerekli adımları atması ve açılımları yapması lazım. O kısımları ise ne olursa olsun çiğnememeli.
Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’de birinci parti olmak istiyorsa devşirme oylar ile bunu başaramaz. Bunu genel seçimlerde olsun, yerel seçimlerde bazı bölgelerde, şehirlerde olsun net şekilde gördük. Özellikle genel seçimlerde CHP köklerinden ne kadar bağımsız davransa da aslında net bir siyasi çizgisi olmayan AK Parti’ye hep kaybetti. Yani, siyasi olarak pek benzer olmasalar da CHP, AK Parti aurası yaratarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından istediği desteği bulamayacağını anlamalı. CHP bugünkü görüntüsü ile farklı kesimlerin oyunu alıyor olsa da tabanında kaybettiği Atatürkçülerin sayısı az değil. Denge siyasetini CHP gibi ekseni çok ciddi mitler üzerine kurulu bir partide sağlamak kolay değik anlıyorum. Ancak bu partinin Türk siyaseti için kıymetli olması, CHP’nin Cumhuriyetin emniyet sübobu olarak görülmesinin nedeni de partinin üzerinde taşıdığı değerler. Yoksa rahmetli Ecevit’in kurduğu DSP gibi bir lider partisi olarak yükselişe geçer ve zaman içinde yok olurdu.
CHP dünün veya bugünün partisi değil de köklerinden feyz alan, bugünün şartlarını da görmezden gelmeyen, Atatürk ilkelerine sadık bir çizgiyi yeniden net şekilde tutan bir parti olmalı. Bugün CHP’nin bulunduğu eksende göz ardı ettiği noktalar olduğunu inkar edemeyiz. Benim görüşüm CHP’nin biraz daha Atatürk geleneklerini, Atatürk vizyonunu partinin genel politikalarında baz alması gerektiği…
Yerel seçim sürecinde partiye bu eleştiriyi getirmemdeki hususu merak ediyorsanız da şöyle açıklayabilirim;
Sayın Özgür Özel’in gelenekçi bir lider gibi görünmek istememesi ve ortaya yeni bir çizgi koymak istemesi sürecinin tam üzerinde oturduğumuz bu günlerde, benim de naçizane, CHP’ye bir uyarı yapmak istemem ve fikir vermek istemem diyebiliriz.
Herkese sevgiler, saygılar ve şimdiden iyi hafta sonları diliyorum.