Okuyorum, izliyorum, işitiyorum!
Birileri ısrarla Yılmaz Büyükerşen’i pamuklara sarıp, canhıraş savunmaya ve bunu yaparken adeta tanrılaştırmaya devam ediyor.
Büyükerşen’in her şeyi ile mükemmel, kusursuz, dokunulmaz olduğunu iddia etmek bir yana Büyükerşen’i hizmet ya da şehrin beklentileriyle ilgili eleştirenleri dahi neredeyse hain ilan edecekler.
Farkında değiller ama Büyükerşen’i koruyacağım derken aslında Büyükerşen’e karşı ciddi bir kutuplaşma oluşturup ciddi zarar veriyorlar.
Basit bir gençleşelim çağrısını bile Büyükerşen’in yaşı ile dalga geçiyorlar algısına çevirmek ve Büyükerşen gibi güçlü bir karakteri 25 yıllık yönetim sonunda “mağdur” gösterme gayreti bana çapsız bir zekâ argümanı olarak geliyor.
Çünkü Büyükerşen’in pratik zekâsı, donanımı, vizyonu bence daha iyisini hak ediyor…
Daha önce çeşitli kereler anlattık, uzun uzun yazdık, konuştuk.
Görüyorum ki, sen ne anlatırsan anlat, herkes anlamak istediğini alıyor.
Sevgi, vefa, aidiyet, sempati, belirsizlikler v.s. bu gerekçelerle Büyükerşen’in devam etmesi gerektiğini defaatle savunanları hak vermesem dahi anlayabilirim.
Ancak Büyükerşen’i eleştirilemez bir kutsallığa itenlerin ya da Büyükerşen’e yapılan eleştirileri yine Büyükerşen isminin arkasından sözde popülist cümlelerle tu kaka ilan ettirme çabasına girenlerin bir menfaat akti olduğunu iddia etmekten de çekinmem.
Doğrular ve duygular zamanla değişmiyor.
Ancak her doğrunun ve duygunun bir zaman aşımı var.
Anlamak istemeyenlere bir kez daha belirteyim.
Mesele Büyükerşen’in yaşı değildir benim nazarımda. 25 yıldır yaptığı görevdir.
25 yıl aynı aşk, iştah, özveri, enerji ile hareket etmek eşyanın tabiatına aykırıdır.
Evet harika işler yaptı. Evet şehre sınıf atlattı. Evet donanımı ile yarışmak pek mümkün değil.
Ancak şahsımda dahil olmak üzere Eskişehir’in, partisinin, sırasını bekleyenlerin Hocaya karşı vefayı, sevgimizi, aidiyeti bugüne kadar fazlasıyla gösterdiğini düşünüyorum.
Ve 25 yılın bir milad, sonrasının tüm duygu ve şükranlar adına bir zaman aşımı olduğu hissiyatındayım.
Şehrin bir evladı ve yaşayanı olarak benim beklentilerim başkalarının hobi ve rantlarından daha önemli…
25 yıldır kapalı gişe operayı alkışlıyoruz. Alkışlamaya devam edelim.
Ancak 25 yıldır tek bir spor sahası, salonu yapılmamasını da sorgulayalım!
Bunca yıldır değişen ve temizlenen Porsuk Çayını alkışladıysak onca yatırıma rağmen kullanılmayan asansörleri ve vaat edildiği halde kullanılmayan iskeleleri de sorgulayalım.
Herkese örnek olan tramvay projesini alkışlayalım, milyonlarca euro krediyi ödemeye devam edelim ama hala tek ulaşım aracıyla bir yere gidememeyi de eleştirelim değil mi?
Bu kez biraz uzun oluyor ama müsaadenizle devam edeyim…
İktidarı siyasal İslam ile eleştirenler, biat kültüründen ve anti demokratik uygulamalardan şikâyet ederek yerden yere vuranlar, lafı geldiğinde kendini en kral solcu olarak lanse edenlerin Büyükerşen’in meclis çoğunluğunu kazanmak için yaptığı hamleleri eleştiriyor mu?
Parti içinde tek adam gibi vekillerden, belediye başkan adaylarına kadar belirlemesine tek bir itiraz duydunuz mu?
Aynısını bir Ak Partili yaptığında avazı çıktığı kadar eleştirenlerin söz konusu Büyükerşen olduğunda sessiz kalıp ardından Büyükerşen’i eleştirenlere bazen hakarete varan benzetmeler yapmasını kimse kusura bakmasın ama tepkisiz, sessiz karşılayacak değiliz.
Dışarıdan bakıyorum da bir eleştiren olarak Büyükerşen’e onlardan daha çok değer verdiğimi, daha çok saygı duyduğumu ve gerçekleri dile getirdiğim için daha dost olduğumu düşünüyorum.
Ben seçim sonucunda kimin kazanacağından ziyade sorunları çözecek sistemin harekete geçmesinden yanayım.
Konut sorunu, kentsel dönüşüm, altyapı, tek merkezden ve butik şehir kimliğinden sıyrılmış ulaşım aksı rahat ve konforlu, trafiği saç baş yoldurmayan, Eskişehirspor’a öcü gibi davranmayan, vatandaş şikayetlerini cevapsız bırakmayan, sadece kültür sanat odaklı açılışların olmadığı bir Eskişehir için çabalıyorum.
Benim de herkes gibi tek bir oyum var. Bunun kıymetini biliyorum.
Hizmet istiyorum, Ak Parti karşıtlığı üzerinden yapılan seçim propagandasını reddediyorum.
Proje istiyorum, vaat istiyorum, çözüm istiyorum. NOKTA!