Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin Eskişehir yerel seçim sürecinin nasıl işlediğini biliyorsunuz.
Yılmaz Hoca aslında bırakacaktım ama halk beni istedi diyerek aday adayı olmadan direkt aday olur.
Daha sonra Ahmet evladım sen Tepebaşı’nda kal der. Kazım Kurt’un adaylığını biraz zorlaştırsa da tescil eder ve başlar meclis üyelerini belirlemeye…
Odunpazarı ve Tepebaşı listesinde yer alacak meclis üyelerinin pek çoğunu seçilebilecekleri sıra ile tespit eder ve Ataç ile Kurt’a eklemleme yapabilecekleri çok az alan bırakır.
Bu esnada örgüt pasiftir. Ya Büyükerşen’in sözünden çıkmayan birileri atanır ya da mevcut yönetim Büyükerşen’in önünden geçmez. Parti içi teamül, örgütten alınan görüşlerde genel merkez nazarında çok etkili, çok ciddiye alınmaz.
Ancak bu kez işleyişin böyle olmayacağına dair güçlü sinyaller var.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel İstanbul, Ankara ve Aydın dışında kalan tüm şehirlerde anket çalışması yapılacağını ve kazanma ihtimali en güçlü ismin aday olacağını açıkladı.
Bu demek oluyor ki CHP anketinden Büyükerşen çıkarsa ne ala ama çıkmaz ise işler değişecek demektir.
Diyelim ki anketten Büyükerşen çıktı ve aday oldu. O zamanda Odunpazarı, Tepebaşı Başkan Adayları ve meclis üyesi seçimlerinde eskisi kadar etkin olamayacak.
Üstelik Talat Yalaz başkanlığındaki CHP örgütü de eskisi gibi etkisiz, pasif ve görüşü ciddiye alınmayacak bir örgüt olmayacak diyebiliriz.
O yüzden Büyükşehir kanadında bilhassa Yılmaz Büyükerşen’in bu yaşananlardan epey huzursuz olduğunu ve bu değişimden kaynaklı bir tepki gösterebileceğini düşünmek çok olası…
Büyükerşen ben ankete sığacak bir isim değilim diyerek adaylıktan vazgeçebilir. Kenarda olmayı seçebilir. 25 yıldır şehre liderlik yapmış ve el üstünde tutulmuş bir ismin bir anket çalışmasına dahil edilmesini kabul etmeyecek, doğru bulmayacak bir kısım elbette olacaktır.
Öte yandan 25 yıldır başkanlık yaptı diye bir isme imtiyaz geçerek hiçbir koşul olmadan iplerin teslim edilmesini beklemek de parti içinde ayrı bir huzursuzluk yaratır.
Sonuçta yıllardır değişim isteyen, görev bekleyen, şehrin gelişim sürecine yeni bir vizyon katmak isteyen isimler ve onu destekleyen partililerde görmezden gelinemez.
Adeta bir devrim sayılan genel başkan değişikliğini bile yapmış bir CHP’nin bu cesaretini gösteremeyeceğini düşünmek ise bana akılcı gelmiyor.
Zaten seçmenin gönlünde, kalbinde olan, yaptığı hizmetlere güvenen ve iddialı olan bir ismin anketten kaçmaması ve kendisi hakkındaki soru işaretlerini gidermek için kendisinin bile bu konuda istekli olması gerekmez mi?
Ben anket konusunda Ataç ve Kurt kanadının rahatsız olmadığını ve anketten çıkacak sonuca herkesin saygı gösterebileceğini düşünüyorum.
Elbet bir ön seçim sayılmaz ama anket çalışması geçtiğimiz seçimlerde gerçekleşen aday belirleme yönteminden bana göre daha demokratik ve soru işaretlerini giderecek bir seçenektir.
Tabi bu anket kaç kişi ile yapılacak? Nasıl yapılacak ve sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacak mı?
Anketten çıkan sonuç tek başına bir ölçüt mü yoksa başka kriterlerde olacak mı bilemiyorum.
Şayet CHP Genel Merkezi bu şeffaflığı da gösterirse ciddi bir saygı kazanacağını da altını çizerek belirteyim.
Sözün özü bu dönem köprünün altından çok sular akacak. Porsuk suları hangi yakasına doğru gidecek göreceğiz. Ancak şu aralar batı seçeneğinin daha iddialı olduğunu söyleyebilirim.