“Bazen sadece bir çıt sesi duyarsın. Bu sesi duyduğun zaman da gitmen gerekir” demişti, Erdal Beşikçioğlu muhteşem oyunculuğuyla Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filminde. İlhami Algör’ün muhteşem bir eseri olan, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku, kitabı filminden güzel olanlar kategorisindedir. Kitapta birebir bu cümleler geçmese de “çıt” ekseninde geçen derin bir aşk hikayesi de “çıt” diye bitiveriyor.
Nedir peki bu çıt? Her ne kadar hikayedeki çıt, bitişleri tasvir etse de yol ayrımını ve aslında yeni yolları da düşündürmektedir. Bu yazımda da sizlerle defalarca duyduğum çıt sesini, bir kez daha duymuş olmanın etkisiyle yol arkadaşlık sohbetimizi yapacağız. Bu kez tek bir farkla, yol ayrımında. .
Her yol ayrımında, adettendir yürünen yola dönüp de bir bakmak. . Bir nevi bilanço yapmaktır aslında. Tek farkı, tek başına matematik yetmez, bu bilanço için. Duygu yoksa içinde, sağlamasını yapamazsınız. Artı ve eksiler olsa da kar-zarar yazamazsınız. Öğrendiklerinizi/fark ettiklerinizi artı, (henüz) öğrenemediklerinizi ise eksi hanesine yazarsınız. Günün sonunda, bilançonuzda “iyi ki”ler ve “ne yazık ki”ler vardır.
- Güvendiğiniz dağlara karlar yağdıysa, “beraber yol yürüdüğünüz” ayakkabılarınızı çıkarıp kayak takımlarınızı giyecek cesarete sahip misiniz?
- Görmek için uzaklaşmak gerektiğini biliyor musunuz?
- Beklenti içinde olmadan verdiğiniz emeklerin, hiç ummadığınız anda, sizi çok farklı noktalara götürebileceğinin farkında mısınız?
- Düşünmenin "bir yere kadar", harekete geçmenin ise "sonuna kadar" götürebileceğinin tarifsiz güzelliğini/mutluluğunu yaşadınız mı?
Soruları daha da çoğaltabiliriz. Ancak, eminim ki ne demek istediğimi anladınız.
Belki zaten bildiklerimiz bunlar diyebilirsiniz. Özellikle son bir yılda öğrendiklerimi, tarihe not düşüyorum sadece. Peki neler öğretti 2022?
Tarihte yaşanmamış ekonomik koşullar oluştuğunda, tecrübenin sadece bir emniyet çekicinden ibaret olduğunu.
Mütevazılığın, sadece anlayacak insanlara gösterilmesi gerektiğini.
Dijitalleşmenin önemli değil şart olduğunu.
İletişimin her dönem öneminin gittikçe arttığını.
İkballerini her şeyin önüne koymuş insanları sevdiğinizde, sizi sevseler bile sizi kırmalarının kaçınılmaz olduğunu. Küsemezsiniz onlara, "incinmişsin" derler, geçerler.
Vizyon birlikteliğinde, sonuç ne olursa olsun, kazandığınız gerçeğini.
Kalben yapılan her işin, elbet bir gün fayda sağlayacağını.
Fark ettiğiniz üzere, bu listeyi de uzatabilirim. Ancak, bu kadar dikiz aynasına bakmak yeterli. 2023, 2022’den daha da ilginç bir sene olacak, hiç şüphesiz. Yeni kararların, yeni hedeflerin, yeni umutların yaşanacağı yeni bir yoldur, her yeni yıl. Bu yıl da aldığım en önemli karar; sadeleşme.
Bu doğrultuda, şehrimize yeni bir soluk getiren ve başlangıcında Soner Abi’nin nazik davetleriyle köşe yazarları arasında yer aldığım Eskişehir Haber Ajansı'ndaki son yazımı kaleme alıyorum. Gündem odaklı değil, tarihe not düşme amaçlı bir yazı yazma yöntemini tercih ettiğim için, programımın yoğunluğundan yeterince vakit ayıramadığımı fark ettim. Bu nedenle, yazılarıma iki ayrı platform yerine tek platformda devam ettirmem gerektiğini düşündüğüm için bu kararı veriyorum. Her köşeyi tutmaya çalışanların dünyasında, ben bu köşeyi bırakıyorum. Her günün sonunda, “hakkını vermek” turnusolümün hür iradesinin bir sonucudur, bu kararım. Çok sevdiğim bir sözü de yeri gelmişken paylaşmak isterim; "Ya bir yol vardır, ya bin bahane." Bahane değil bir yol seçimi olduğunu bilmenizi isterim. İlgi gösteren siz, değerli okurlarımız ve destek olan tüm EHA ekibine de çok teşekkür ederim.
Peki, bitti mi yolculuğumuz?
Varılan yerden çok yolculuğu sevdikçe, biter mi hiç!
Johnie Walker’ın sloganında da olduğu gibi; Keep walking! (Yürümeye devam et!)
Düşmeden yürünmüş yol, yol değildir ve mükemmellik sıkıcıdır. Yolun sonunda, üzerinizdeki gömleğin rengi değişmiş diyenler, terlediğinizi fark etmeyenlerdir. Bu sene de hepimiz için, “kusurlu” mükemmelliklerle dolu ve hakkını verdiğimiz bir yıl olsun. “Beni yenemezsin. Çünkü ben, senin de kazanmanı istiyorum” diyebildiğiniz ve rakibinizle bile birlikte hareket edebildiğiniz “rekaberlik” dolu yolculuğunuz olsun. İklim ne kadar sert olursa olsun, hareket ettiğiniz sürece duygularınız buz tutmaz. Bu yüzden, adımlarınız hep kalp atışlarınızla dolu olsun. Son olarak, koşullar ne olursa olsun, yürümeye devam edin!