Son 4, 5 yıldır ortada vebalı bir hasta varmış gibi herkes camiadan uzak duruyor.
Bunu yaparken de yine herkesin bir bahanesi var.
Belediye başkanı, yıllarca yönetimsel durumdan şikâyet etmiş örneğin.
Şirketleşme tavsiye etmiş, ekonomi anlamında hesap verilebilir bir tablo istemiş.
Olmayınca, kulübü yönetenlere dair de şikayetleri hep artmış.
Halkı mı?
Sonuna kadar haklı.
Peki haksız mı?
Elbette haksız olduğu yanları da var.
“Şehrül Emin” unvanını almış bir isim, kenti koruduğu kadar Eskişehirspor’u da koruma altına alabilirdi örneğin...
Paraların saçıldığı, savrulduğu, hesapsız kitapsız gidilen dönemde masaya vurmayı tercih edebilirdi.
Kulübün doğru yönetilmesi anlamında “Doğru insanları” kulübün içerisine sokabilirdi.
+++
Diğer tarafta iktidar kanadı var.
Pek çok kez hem de defalarca kulübe katkı sağlayacak adımlar attılar.
Ekonomik kaynak bulma noktasında sorumluluk aldılar.
Yukarıda söylediğimiz, belediye başkanının yapması gerekeni bile yapmaya çalıştılar.
Hatırlarsınız;
“Sinan Özeçoğlu gibi bir ismin başkanlığa gelmesi noktasında Nabi Hoca’nın üstlendiği misyon çok değerliydi.”
Dahası, çok doğru bir işti.
Ne var ki gerisini getiremediler.
Özeçoğlu gibi bir ismin etrafının piranalar tarafından sarılmasına seyirci kaldılar.
Sonrası zaten malum.
Kulüp her geçen gün batağa düştü.
Düştükçe, iktidar kanadının da gardı düştü.
+++
Geriye şehrin özel sektör kısmı kalıyor ki en zor durum burada başlıyor.
Zira önce pandemi sonra paramızdaki değer kaybı ve ekonomik kriz herkesi zora soktu.
Üreten kesim, bırakın Es-Es’le ilgilenmeyi kendi işinden kafayı kaldırıp çevreye bakacak fırsat bulamadı.
İşçisinin maaşını nasıl ödeyeceğini düşünmeye başlayanlar, kulübün derdine derman olamadılar.
Ve geldik bugüne…
+++
Evet, ortada çaresi bulunamayan bir sorun var.
O da yüksek meblağlı borçlar.
Tek bir Trabzon dosyasını kapatamayan bir Eskişehirspor var karşımızda.
Ne kadar da acı değil mi?
Buna karşılık başta söylediğimiz bahanelerle kenara çekilmiş bir şehir yönetimi bulunuyor.
“Oysa Avrupa kentinin takımı amatör ligde olmamalı”
Sezon sonunda yaşamaya hazır hale gelmeye çalıştığımız gerçek maalesef “amatör lig” gerçeğidir...
Eğer Ocak ayına kadar bir şekilde kaynak bulunup transfer tahtası açılmazsa;
“Tarihinde ilk kez en altı gören bir Anadolu Efsanesi ortaya çıkacak”
Bu da içimizi çok daha yakacak, çok daha sızlatacak.
+++
Biliyorsunuz, taraftar 6 bin kişi arıyor, 1000 TL verecek.
Kampanya fena da gitmiyor ama belli ki bu iş de kısa süre sonra tıkanacak.
Kampanyayı yöneten Valilik’te herkes gibi işe seyirci kalınca, olacağı maalesef bu.
O yüzden taraftara daha çok görev düşüyor.
Hiç yoksa şehrin dinamiklerinin daha çok sorumluluk almasını sağlayacak gücü ortaya çıkarmalılar.
Bu konuda Sevgili Soner Yüksel’in birkaç gün önce muhteşem bir önerisi vardı.
“Karşıyaka maçında tüm tribünleri dolduralım ki, tüm Eskişehir, Eskişehirspor’u dert eder hale gelsin”
Evet, belki borçları kapatacak kadar taraftarın ekonomik gücü yok…
Velakin yarınki maçta her yeri dolduracak kadar Eskişehirspor’a sevgisi, bağlılığı var.
O halde herkes biletini alsın ve yarın akşam Atatürk Stadına koşsun.
Bakın işte bunu yapabiliriz…